İlkokul sıralarında başladım yazmaya..
Başta okul defterleriydi, sonra ajandalarım oldu.
Büyüdükçe aşkla devam etti yazma isteğim.
Hiç bırakmadım. Hep yazdım.
Büyüdüm, dirayetle çalıştım, Köşe Yazarı oldum.
Yerel Gazetelerde yazdım. Pes etmedim, ulusal gazetelere yazdım.
Hayalimdi, başarmalıydım.
Yıllardır hayalimdi,
Kitaplarım olmalıydı, bilmediğim yüreklere dokunmalıydım.
Hayal kurdum hep yazdım gecelerce uyumadım.
Bu kitabı yazmalıydım.
Tam 8 ayda yazdım. Çünkü her kelimesi yüreğe dokunmalıydı.
Yüreğe dokunmak ümidiyle…
Kitap tanıtım yazısı:

Tutunamadığımız duygularımız var bazen hayatta. İkilem köprüsünde asılı kalan, dergahına ulaşamayan, yüreğinden başka yerde barınamayan duygularımız… Duygularına en çok sahip çıkan, yine kendinsin. Sarpa saran düşüncelerin eşliğinde, kalplerimizi bir kalbe emanet etmeye korkuyoruz.
Çünkü duygularınla var oluyorsun. Yitirdiklerin, ertelemişliklerin, vazgeçmişliklerin… Ve çok dahası… Her biri farklı renklere boyuyor dünyanı. Her duygunun ötesinde, yüreğinle yarış ediyorsun âdeta..
O “Git” diyor, sen kalıyorsun. O “Sil” diyor, sen seviyorsun. Yüreğinle adeta bir mahkemeye çıkıyorsun.
O yüzden, bazen seçimlerinden ibaret oluyor hayatın ve sen seçtiğin duyguların sonucunu yaşamakla mükellefsin…
Bazen yüreğinin, bazen kendinin, bazen hayatın emrettiğini yaşamakla…
Hangi seçiminin doğrultusunda yaşarsan yaşa, yüreğin bu yolculukta sana bir yoldaş.
Her yolculuğu yüreğinle yapıyorsun.
Bu yüzden, gireceğin her yolda, atacağın her adımda yüreğin yoldaşın ve rehberin olacaktır.